Frank Lloyd Wright, hareketli yaşamı boyunca “koca”, “karısını aldatan erkek”, “yenilikçi”, “gerici”, “idealist”, “sahtekâr”, “kaçık”, “dâhi” diye adlandırıldı. Gerçekten de zaman zaman bunların hepsi oldu. Heyecanlı değişimler ve talihsizlikler yaşamına damga vurdu. İşin daha da şaşırtıcı yanı, bu değişimlerin pek çoğunun Wright’ın tek bir fikrin –kendisinin ve içinde yaşamak istediği dünyanın farklı bir imgesinin– peşini bırakmamasından kaynaklanmasıydı.
Bu imge neydi ve Wright aslında tam olarak kimdi? Bu sorulara yanıt vermek onun yaşadığı dönemlerde bile zordu; o zamandan beri eleştirmenlerin ve hayranlarının farklı bakış açılarıyla iyice belirsizleşti. Müthiş bir öğretmen olan Wright, stüdyosuna girip çıkan pek çok öğrencide kalıcı ve olumlu izler bıraktı; öte yandan, ona zorba ve demagog diyen pek çok kişiyi de kendisinden uzaklaştırdı. Wright kültü, genellikle zengin ve kültürlü insanlar olan müşterileri arasında da yayılmıştı. Wright’a içinde yaşayabilecekleri yerin bir sanat yapıtından aşağı kalmayacağını umarak gelmişler, bazen de paralarının nereye gittiğinden kuşku duyarak onu bırakmışlardı. Wright’ın tasarıma katkıları bile tartışma konusudur: Kentler, binalar ve tasarımcının toplumdaki yeri hakkındaki düşünceleri gözden düşmüştür. Yine de yaptığı dört yüzden fazla bina çok sevilir ve bugün bile, başka tek bir mimar dahi tanımayan milyonlarca kişi onun ismine aşinadır. Çoğumuzun tanıdığını zannettiği bu adam nasıl biridir? Bu kadar iyi tanınmak ve yine de anlaşılmaz olmak için ne yapmıştır? Frank Lloyd Wright kimdir?
